Araçlar Gözat
Kitap
101 "Doğrusu, doğrusu size derim, koyun ağılına kapıdan girmeyip de başka yerden tırmanan kişi hırsız ve hayduttur. 2 Ama kapıdan giren, koyunların çobanıdır. 3 Kapıcı ona açar ve koyunlar onun sesini işitirler; o da kendi koyunlarını adlarıyla çağırır ve onları dışarı götürür. 4 Bütün kendi koyunlarını dışarı çıkarınca onların önünden gider; koyunlar da onu izlerler, çünkü onun sesini tanırlar. 5 Ve bir yabancının ardından gitmezler, ama ondan kaçarlar; çünkü yabancıların sesini tanımazlar." 6 İsa onlara bu benzetmeyi söyledi; ama kendilerine söylediklerinin ne olduğunu anlamadılar. 7 Onun için İsa yine onlara dedi: "Doğrusu, doğrusu size derim ki, ben koyunların kapısıyım. 8 Benden önce gelenlerin hepsi hırsız ve haydutturlar; ama koyunlar onları dinlemedi. 9 Kapı benim; eğer bir kimse benim aracılığımla içeri girerse kurtulur; ve içeri girer, çıkar ve otlak bulur. 10 Hırsız ancak çalıp öldürmek ve yok etmek için gelir; ben onların hayatları olsun ve ona bol bol sahip olsunlar diye geldim. 11 Ben iyi çobanım; iyi çoban koyunlar için kendi canını verir. 12 Ama çoban olmayan ücretli kişi, koyunların sahibi olmayan kişi, kurdun geldiğini görür ve koyunları bırakıp kaçar; kurt da onları kapar ve koyunları dağıtır. 13 Şimdi, ücretli kişi kaçar, çünkü o ücretlidir; ve kendisi koyunlar için kaygı çekmez. 14 Ben iyi çobanım ve benimkileri tanırım, benimkiler de beni tanırlar; 15 Tıpkı Baba beni tanıdığı benim de Baba'yı tanıdığım gibi; ve koyunlar için canımı veririm. 16 Ve bu ağıldan olmayan başka koyunlarım var; onları da getirmeliyim ve benim sesimi işitecekler ve tek sürü, tek çoban olacak. 17 Baba bundan dolayı beni sever; çünkü ben canımı veririm ki, onu yine alayım. 18 Onu benden kimse almaz, ama onu ben kendiliğimden veririm. Onu vermeye yetkim vardır ve onu yine almaya yetkim vardır. Bu emri Babam'dan aldım." 19 Onun için, bu sözlerden dolayı Yahudiler arasında yine ayrılık oldu. 20 Ve onlardan birçoğu, "O'nda cin var, delidir; niçin O'nu dinliyorsunuz?" dediler. 21 Başkaları, "Bunlar cine tutulmuş birinin sözleri değildir. Cin körlerin gözlerini açabilir mi?" dediler. 22 Ve Yeruşalem'de kutsama bayramı oldu; ve kış idi. 23 İsa da tapınakta, Süleyman'ın eyvanında geziyordu. 24 Bunun üzerine Yahudiler O'nun etrafını sarıp kendisine dediler: "Ne zamana kadar canımızı kuşkuda bırakacaksın? Eğer Mesih isen bize açıkça söyle." 25 İsa onlara cevap verdi: "Size söyledim ve iman etmiyorsunuz. Babam'ın adıyla yaptığım işler, benim için onlar tanıklık ediyor. 26 Ama siz iman etmiyorsunuz; çünkü size dediğim gibi, koyunlarımdan değilsiniz. 27 Koyunlarım sesimi işitirler, ben de onları tanırım ve ardımdan gelirler; 28 Ve onlara sonsuz hayat veririm; onlar da sonsuza dek asla mahvolmayacaklar; onları da hiç kimse elimden kapmayacaktır. 29 Onları bana veren Babam hepsinden büyüktür; ve onları Babam'ın elinden kapmaya hiç kimsenin gücü yetmez. 30 Ben ve Baba biriz." 31 Bunun üzerine Yahudiler O'nu taşlamak için yine yerden taşlar aldılar. 32 İsa onlara cevap verdi: "Size Babam'dan bir çok iyi işler gösterdim; o işlerin hangisinden dolayı beni taşlıyorsunuz?" 33 Yahudiler O'na cevap verip dediler: "Seni iyi iş için değil, ama küfür için ve sen bir insanken kendini Tanrı ettiğin için taşlıyoruz." 34 İsa onlara cevap verdi: "Yasanızda, 'Siz ilâhlarsınız, dedim' diye yazılı değil mi? 35 Eğer kendilerine Tanrı'nın sözü gelenlere ilâhlar diye çağırıyorsa (ve Kutsal Yazılar bozulamaz); 36 Tanrı'nın Oğluyum dediğim için mi siz, Baba'nın kutsayıp dünyaya gönderdiği kişiye, 'Küfür ediyorsun' diyorsunuz? 37 Eğer Babam'ın işlerini yapmıyorsam bana iman etmeyin. 38 Ama yapıyorsam, bana iman etmezseniz bile, yapılan işlere iman edin ki, Baba'nın bende ve benim Baba'da olduğumu bilesiniz ve iman edesiniz." 39 Onun için O'nu yine yakalamaya çalıştılar; ve onların ellerinden sıyrılıp gitti. 40 Ve yine Ürdün ırmağı ötesine, Yuhanna'nın ilk vaftiz ettiği yere gitti; ve orada kaldı. 41 Ve birçokları O'na gelip dediler: "Gerçi Yuhanna hiçbir belirti yapmadı; ama Yuhanna'nın, bunun hakkında söylediği her şey doğruydu." 42 Ve orada birçokları O'na iman etti.
İncil — Bünyamin Candemir
»