271 İtalya'ya yelken açmamız kararlaştırılınca, Pavlos'la başka bazı tutukluları Avgustus birliğinden Yulius adlı bir yüzbaşıya teslim ettiler. 2 Asya kıyılarına uğrayacak olan, Edremit limanına bağlı bir gemiye binip açıldık. Selanik'ten Makedonyalı Aristarhos bizimle birlikteydi. 3 Ertesi gün Sayda'ya uğradık. Yulius Pavlos'a insanca davranarak gidip arkadaşlarını görmesine ve sağlayacakları konukseverlikten yararlanmasına izin verdi. 4 Oradan açılıp Kıbrıs'ın rüzgâr altı yanını aştık; çünkü rüzgâr bize karşı esiyordu. 5 Kilikya ve Pamfilya açıklarından geçerek Likya'nın Mira limanına ulaştık. 6 Yüzbaşı burada İtalya'ya giden, İskenderiye'ye bağlı bir gemi bulunca bizleri buna bindirdi. 7 Günlerce ağır ağır yol alarak, güçlük içinde Knidos açıklarına vardık. Ancak rüzgâr kıyıya yanaşmamızı önledi. Girit'in rüzgâr altı yanından Salmone karşısından geçtik. 8 Bu kıyı boyunca güçlükle yol aldıktan sonra İyi Limanlar denen bir yere vardık. Lasea kenti oraya yakındı. 9 Çok vakit yitirmiştik. Güz orucunungeçmiş olması nedeniyle ve bu dönemde gemi yolculuğu tehlikeli olduğundan, Pavlos onlara öğütledi. 10 "Arkadaşlar" dedi. "Görüyorum ki yolculuk hem yıkıma, hem de ağır zarara yol açacak; yalnız gemiyle yükü için değil, canlarımız için de." 11 Ne var ki yüzbaşı, Pavlos'un dediklerinden çok, kaptanla gemi sahibinin önerisini dinledi. 12 Liman kışı geçirmeye elverişli olmadığından, çoğunluk buradan açılmak istiyordu. Girit'in Feniks limanına ulaşıp kışı orada geçirmeyi umuyorlardı. Güneybatıya ve kuzeybatıya dönük bir yerdir burası. 13 Güney rüzgârı esince, amaçlarının gerçekleştiğini sanarak, demir alıp Girit kıyısı boyunca yol yapmaya koyuldular. 14 Ama çok geçmeden karadan esen kuzeydoğu kasırgası bastırdı. 15 Gemi dalgalara kapılıp rüzgâra karşı boğuşmanın olanaksızlığı anlaşılınca, kendimizi sürüklenmeye bıraktık. 16 Klavda adlı küçük bir adanın rüzgâr altı yanını aşarken geminin filikasına güçlükle sarılabildik. 17 Filikayı yukarı çekerek tüm gemiyi alttan güçlendirmesi için halatlar bağladılar. Sirtis'eçarpmaktan korkarak yelken takımlarını indirdiler; böylece sürüklenip gittiler. 18 Korkunç fırtına üzerimize saldırıyordu. Ertesi gün gemideki yükü denize boşaltmaya başladılar. 19 Üçüncü gün de kendi elleriyle geminin takımlarını attılar. 20 Günlerce ne güneşi, ne de yıldızları gördüler. Fırtına tüm hızıyla direnişi sürdürdü. Sonunda bizim için kurtulma umudu tümden yitirildi. 21 Uzun süre ağızlarına hiçbir şey koymamışlardı. Bunun üzerine Pavlos ortalarında durup, "Arkadaşlar" dedi. "Beni dinlemeliydiniz; bu yıkımı, bu zararı başınıza getirmemek için Girit'ten açılmamalıydınız. 22 Ama şu anda yürekli olmanızı öğütlerim. İçinizden hiçbirinin canına bir zarar gelmeyecek; yalnız gemi kaybolacak. 23 Çünkü bu gece, bağlı olduğum ve kendisine ruhsal hizmet sunduğum Tanrı'nın bir meleği yanımda durup, 24 'Korkma Pavlos' dedi. 'Senin Kayser'in karşısında durman gerekiyor. İşte onun için Tanrı seninle gemi yolculuğunda bulunanların tümünü sana bağışladı.' 25 Bu nedenle yüreklenin arkadaşlar. Çünkü benim Tanrı'ya imanım vardır; her şey bana bildirdiği gibi olacaktır. 26 Ancak bir adaya bindirmemiz gerekiyor." 27 Adriyatik Denizi'nde sürüklenmemizin on dördüncü gecesi, gece yarısı sularında, gemiciler bir karaya yaklaştıklarını anladılar. 28 Denizin derinliğini ölçtüler ve yirmi kulaç olduğunu gördüler. Biraz daha ilerledikten sonra yeniden denizin derinliğini ölçtüler; on beş kulaç olduğunu gördüler. 29 Kayalıklara bindirmekten korkuyorduk. Bu nedenle kıçtan dört demir attılar ve günün doğması için dua ettiler. 30 Gemiden ayrılmak amacıyla filikayı denize indiren gemiciler, baş taraftan demir atacak gibi davrandılar. 31 Pavlos yüzbaşıya ve askerlere, "Bu adamlar gemide kalmazsa siz kurtulamazsınız" dedi. 32 Bunun üzerine askerler filikanın iplerini kesip onu salıverdiler. 33 Günün doğuşundan önce Pavlos herkese yemek yemelerini öğütledi. "Bugün on dördüncü gündür" dedi, "Ağzınıza bir lokma ekmek koymadan, sinirleriniz gergin, bekliyorsunuz. Tümden besinsiz kaldınız. 34 Bu nedenle yemek yemenizi öğütlerim. Çünkü kurtuluşunuz için gereklidir bu. Hiç kimsenin başından bir tek kıl yitirilmeyecektir." 35 Pavlos bunları söyledikten sonra ekmek aldı; herkesin önünde Tanrı'ya şükran sunmanın ardından parçalayarak böldü ve yemeye başladı. 36 Hepsi de yüreklendi ve yemeye katıldı. 37 Bizler -gemideki canların toplamı- iki yüz yetmiş altı kişiydik. 38 Gönüllerinin özlediği kapsamda yemek yedikten sonra buğdayı denize boşaltıp gemiyi hafiflettiler. 39 Gün doğunca karayı tanıyamadılar. Kumsallı bir koy gördüler; gemiyi oraya yanaştırıp yanaştıramayacaklarını düşünüyorlardı. 40 Demirleri toplayıp denize salıverdiler. Bu arada dümenlerin bağlarını gevşettiler; gabya yelkenini rüzgâra açıp kumsala doğrulttular. 41 Ama gemi karşıt akımlıbir yere düştü ve baştan kara ettiler. Geminin baş tarafı saplanıp kımıldanmaz oldu, kıçı ise dalgaların gücünden parçalanmaya başladı. 42 Hiçbiri yüzerek kaçamasın diye, askerlerin amacı tutukluları öldürmekti. 43 Öncelikle Pavlos'u kurtarmak isteyen yüzbaşı onların bu amacına engel oldu. İlkin yüzebilenlerin gemiden atlayıp karaya çıkmaları için buyruk verdi. 44 Geriye kalanlara gelince kiminin bir tahta parçasına, kimisinin de geminin başka bir parçasına sarılmasını önerdi. Böylece herkes sağ salim karaya çıktı. İncil — Thomas Cosmades