41 İsa yine Galile Denizi kıyısında öğretmeye başladı. Çok büyük bir topluluk çevresini sarınca, O'nun denizde bir kayığa geçip oturması gerekti. Tüm topluluk deniz kıyısında toplanmıştı. 2 İsa simgesel öykülerle onlara birçok konuyu öğretiyordu. Öğretişinde şunları anlatmaktaydı: 3 "Dinleyin. Bir ekinci tohum ekmeye çıktı. 4 O ekerken, tohumların kimi yolun kenarına düştü, kuşlar inip onu yedi. 5 Başka bir tohum ise kayalık bir yere düştü. Orada bol toprak olmadığından hemen filizlendi. Çünkü toprağın derinliği yoktu. 6 Güneş doğunca kavruldu, kökten yoksun olduğundan kuruyup gitti. 7 Başka tohumsa dikenlerin arasına düştü, dikenler gelişip onu boğdu; ürün vermedi. 8 Başkaları da verimli toprağa düştü, büyüyüp gelişti. Otuz kat, altmış kat, yüz kat ürün verdi." 9 İsa konuşmasını, "İşitecek kulağı olan işitsin"diyerek sona erdirdi. 10 Topluluk dağılınca, kendisiyle birlikte bulunanlar ve On İkiler İsa'dan simgesel öykülerle ilgili bilgi istedi. 11 İsa onları yanıtladı: "Tanrı hükümranlığının gizi sizlere sağlanmıştır. Ama onlara -dışta bulunanlara- her şey simgesel öykülerle açıklanır. 12 Öyle ki, "'Çok görsünler ama kavramasınlar. Çok dinlesinler ama anlamasınlar. Olmaya ki, dönüp de bağışlansınlar.'" 13 İsa onlara, "Bu simgesel öyküyü anlamıyor musunuz?"dedi. "Öyleyse simgelerin tümünü nasıl anlayacaksınız? 14 Ekinci Tanrı Sözü'nü eker. 15 Yol kenarındakiler sözün ekildiği kişileri simgeler. Bunlar sözü duyar duymaz şeytan gelip kendilerine ekilen sözü taşır götürür. 16 Kayalıklara ekilenler ise sözü işitir işitmez hemen sevinçle ona sarılanlardır. 17 Ne var ki, kökleri olmadığından gelmeleriyle gitmeleri bir olur. Sonra Kutsal Söz konusunda acı ya da saldırıyla karşılaşınca hemen kösteklenirler. 18 "Dikenler arasına ekilenlere gelince, bunlar sözü işitenlerdir. 19 Ne var ki, dünya kaygıları, zenginliğin aldatıcılığı ve çeşitli istekler araya girerek sözü boğar ve söz verimsiz kalır. 20 Verimli toprağa ekilenler ise sözü duyup benimseyenlerdir. Otuz kat, altmış kat, yüz kat ürün verir." 21 İsa onlarla konuşmasını şöyle sürdürdü: "Odaya ışık getirildiğinde onu buğday ölçeğinin ya da yatağın altına mı koyarlar? Onun yeri şamdan değil midir? 22 Açıklanmayacak gizli kapaklı bir olgu yoktur. Ne de açığa çıkarılmayacak gözden gizli birkonu vardır. 23 İşitecek kulağı olan işitsin." 24 İsa, "İşittiğinize dikkat edin"dedi. "Hangi ölçüyle ölçerseniz aynı ölçüyle ölçüleceksiniz; hem üstüne de eklenecektir. 25 Çünkü kendisinde bulunana daha da çok verilecek, ama bir şeyi olmayandan elindeki bile alınacaktır." 26 İsa konuşmasını sürdürdü: "Tanrı'nın hükümranlığı toprağa tohum eken bir adama benzer. 27 Gece yatar, gündüz kalkar. Tohum filiz sürer ve gelişir; adam bunun nasıl olduğunu anlamaz. 28 Toprak kendiliğinden ilkin uzun yaprağı, sonra başağı, sonra da başaktaki dolu taneyi yetiştirir. 29 Taneler olgunluğa erer ermez adam hemen orağı vurur. Çünkü biçim vakti gelmiştir." 30 İsa, "Tanrı hükümranlığını neye benzetebiliriz, ya da ona hangi simgesel öyküyü uygulamamız gerekir?"dedi. 31 "O bir hardal tohumuna benzer. Toprağa ekildiğinde yerdeki tüm tohumların en küçüğüdür. 32 Ama ekildikten sonra büyür ve ekinler içinde en büyüğü olur. İri iri dallar çıkarır. Öyle ki, göğün kuşları gölgesinde tüneyebilir." 33 Bunlara benzer daha bir sürü simgesel öyküyle onlara kavrayabildikleri oranda Kutsal Söz'ü anlattı. 34 Simge kullanmadan bir şey anlatmazdı. Ama öğrencilerine özel olarak her şeyi açıklardı. 35 Aynı gün akşam bastırınca İsa öğrencilerine, "Denizin karşı yakasına geçelim"dedi. 36 Topluluktan ayrıldılar. Öğrenciler İsa'nın içinde bulunduğu kayığa binip O'nunla birlikte açıldılar. Başka tekneler de O'nu izledi. 37 Hızla esen korkutucu bir bora çıktı, suları çalkaladı. Dalgalar tekneye öylesine bindirdi ki, tekne suyla dolmaya başladı. 38 İsa teknenin kıçındaydı, başını bir yastığa dayamış uyuyordu. Onu uyandırıp, "Öğretmen!" dediler. "Mahvolmamıza aldırmıyor musun?" 39 İsa ayağa kalktı, rüzgârı payladı ve denize buyruk verdi: "Dur, dingin ol!"Sert rüzgâr dindi, ortalık sütliman oldu. 40 İsa öğrencilerine, "Niçin korkuyorsunuz?"dedi. "Şu ana dek imanınız yok mu?" 41 Öğrencileri büyük korku tuttu. Birbirlerine, "Kim bu acaba?" diyorlardı. "Rüzgâr da deniz de buyruğuna boyun eğiyor!" İncil — Thomas Cosmades