61 Ve oradan çıkıp kendi memleketine geldi; öğrencileri de O'nun ardından gittiler. 2 Ve Şabat günü gelince havrada öğretmeye başladı; ve O'nu işiten birçok kişi şaşıp dediler: "Buna bu şeyler neredendir? Ve O'na verilen bilgelik nedir ki, elleriyle böylesi kudretli işler bile olmaktadır? 3 Meryem'in oğlu, Yakub'un, Yoses'in, Yahuda'nın ve Simun'un kardeşi marangoz bu değil mi? Ve kız kardeşleri burada bizimle değil mi?" Ve O'nda tökezlediler. 4 İsa da onlara, "Bir peygamber, kendi memleketinden ve akrabaları arasından ve kendi evinden başka yerde onursuz değildir" dedi. 5 Ve birkaç hasta üzerine ellerini koyup iyileştirmekten başka, orada hiçbir kudretli iş yapamadı. 6 Ve onların imansızlığından dolayı hayret etti. Ve öğreterek etraftaki köyleri dolaşıyordu. 7 Ve Onikileri yanına çağırıp onları ikişer ikişer göndermeye başladı; ve onlara murdar ruhlar üzerine yetki verdi. 8 Ve yol için sadece bir değnekten başka hiçbir şey almamalarını; ne torba, ne ekmek, ne de kuşak içinde bakır para; 9 Ama çarık giyinmelerini; ve iki gömlek giymemelerini onlara emretti. 10 Ve onlara dedi: "Her nerede bir eve girerseniz, oradan ayrılıncaya dek orada kalın. 11 Ve her kim sizi kabul etmez ya da dinlemezse, oradan ayrılırken, onlara tanıklık için ayaklarınızın altındaki tozu silkin. Doğrusu size derim, yargı gününde Sodom ya da Gomora'ya, o şehirden daha çok dayanılabilir bir durum olacaktır." 12 Onlar da çıkıp insanlar tövbe etsinler diye vaaz ettiler. 13 Ve birçok cinler kovdular ve birçok hastaları yağla meshedip iyileştirdiler. 14 Ve kral Hirodes O'nun hakkında işitti; çünkü O'nun adı belli olmuştu; ve dedi: "Vaftizci Yuhanna ölüler arasından dirildi ve bundan dolayı kendisinde kudretli işler işlemektedir." 15 Başkaları, "İlya'dır" dediler; başkaları da, "Peygamberlerden biri gibi bir peygamberdir" dediler. 16 Ama Hirodes bunu duyunca, "Başını kestiğim Yuhanna'dır; o ölüler arasından dirilmiştir" dedi. 17 Çünkü Hirodes'in kendisi, gönderip Yuhanna'yı tutuklamıştı ve kardeşi Filipos'un karısı Herodya'dan dolayı onu zindanda bağlamıştı; çünkü o kadınla evlenmişti. 18 Çünkü Yuhanna Hirodes'e, "Kardeşinin karısına sahip olmak, senin için yasal değildir" demişti. 19 Herodya da bunu, ona karşı yüreğinde sakladı; Ve onu öldürmek istiyordu, ama yapamıyordu. 20 Çünkü Hirodes, onun salih ve kutsal bir adam olduğunubilerek Yuhanna'dan korkardı ve onu korurdu; onu dinlediğindeçok şeyler yapardı ve onu sevinçle dinlerdi. 21 Hirodes'in, kendi doğum gününde büyük adamlarına ve binbaşılara ve Galile'nin ileri gelenlerine bir akşam yemeği yaptığı zaman uygun gün gelmiş oldu; 22 Ve Herodya'nın kendi kızı içeri girip dans edince, Hirodes'i ve kendisiyle sofrada oturanları hoşnut etti; ve kral kıza, "Dile benden, ne istersen sana vereceğim" dedi. 23 Ve "Benden her ne dilersen, krallığımın yarısına dek sana vereceğim" diye ona ant etti. 24 O da dışarı çıkıp annesine, "Ne dileyeyim?" dedi. Ve o, "Vaftizci Yuhanna'nın başını" dedi. 25 Ve hemen acele ile kralın yanına girip, "Vaftizci Yuhanna'nın başını bir tepsi üzerinde hemen bana vermeni isterim" diyerek, dilekte bulundu. 26 Ve bu, kralı çok üzdüyse de antlardan ve sofrada kendisiyle oturanlardan ötürü onu reddetmek istemedi. 27 Ve kral hemen bir muhafız askerini gönderip onun başının getirilmesini emretti. O da gidip zindanda onun başını kesti; 28 Ve başını bir tepsi üzerinde getirip onu kıza verdi; kız da onu annesine verdi. 29 Ve onun öğrencileri bunu duyunca gelip cesedini aldılar ve onu bir mezara koydular. 30 Resuller İsa'nın yanına bir araya toplanıp ne yaptılar ve ne öğrettilerse, herşeyi O'na anlattılar. 31 O da onlara, "Siz kendiniz ayrı olarak ıssız bir yere gelin ve biraz dinlenin" dedi. Çünkü gelen gidenler çoktuve yemek yemeye bile fırsatları yoktu. 32 Ve kayıkla ayrı olarak ıssız bir yere gittiler. 33 Ve giderlerken kalabalıklar onları gördü, birçokları da O'nu tanıdı; ve bütün şehirlerden oraya yaya olarak birlikte koşup onlardan önce vardılar; ve O'nun yanına toplandılar. 34 İsa da kayıktan çıkıp büyük bir kalabalık gördü ve onlara acıdı, çünkü çobanları olmayan koyunlar gibiydiler ve onlara çok şeyler öğretmeye başladı. 35 Ve artık saat ilerlemiş olunca, öğrencileri O'na gelip dediler: "Yer ıssız, saat da artık geçtir; 36 Onları salıver ki, çevredeki çiftliklere ve köylere gidip kendilerine ekmek alsınlar; çünkü yiyecek birşeyleri yok." 37 Ama O, kendilerine cevap verip, "Siz onlara yemek için birşey verin" dedi. Onlar da kendisine, "Gidip iki yüz dinarlık ekmek mi satın alıp onlara yemek için verelim?" dediler.* 38 O da onlara, "Kaç ekmeğiniz var? Gidin bakın" dedi.* Ve onlar öğrenip, "Beş ekmek ve iki balık" dediler.* 39 Ve onlara, hepsini kümeler halinde yeşil otlar üzerine oturtmalarını emretti. 40 Onlar da yüzer, ellişer diziler hâlinde oturdular. 41 Ve beş ekmekle iki balığı alıp göğe bakarak kutsadı; ve ekmekleri kırıp onların önlerine koysunlar diye öğrencilerine verdi. İki balığı da hepsinin arasında paylaştırdı. 42 Hepsi de yiyip doydular. 43 Ve kırık parçalarla balıklardan on iki küfe dolusu kaldırdılar. 44 Ve ekmeklerden yiyenler beş bin kadar adam idiler. 45 Ve kalabalığı salıverinceye dek öğrencilerini, hemen kayığa binmeleri ve kendisinden önce karşı yakaya, Beytsayda'ya geçmeleri için zorladı. 46 Ve onlardan ayrıldıktan sonra dua etmek için dağa gitti. 47 Akşam olduğunda, kayık denizin ortasındaydı; O ise, yalnız başına karadaydı. 48 Ve onların kürek çekmekte güçlük çektiklerini gördü; çünkü rüzgâr onlara karşıydı; gecenin dördüncü nöbeti sıralarında, denizin üzerinde yürüyerek onlara geldi;* ve sanki yanlarından geçecekti. 49 Ama onlar kendisini deniz üzerinde yürümekte görünce, bir hayalet olduğunu sandılar ve bağırdılar. 50 Çünkü O'nu hepsi gördü ve telaşlandılar. O da hemen onlarla konuşup onlara, "Cesur olun, benim, korkmayın!"dedi.* 51 Ve onların yanına kayığın içine çıktı; ve rüzgâr dindi. Onlar da kendi içlerinde aşırı derecede şaştılar ve hayret ettiler. 52 Çünkü ekmeklerle olan mucizeyi anlamadılar; çünkü yürekleri katılaşmıştı. 53 Karşı yakaya geçince Genesaret'e varıp kıyıya yanaştılar. 54 Ve onlar kayıktan çıkınca, halk O'nu hemen tanıyarak, 55 Çevredeki o yöreyi baştan başa dolaşıp koştular. O'nun nerede olduğunu işittikleri yere, hasta olanları döşekler üzerinde taşımaya başladılar. 56 Ve köylere ya da şehirlere ya da kırlara, her nereye girdiyse, hasta olanları oranın çarşı yerlerine yatırdılar; ve sadece giysisinin saçağı bile olsa, dokunabilsinler diye O'na yalvardılar; ve O'na dokunanların hepsi iyileşti. İncil — Bünyamin Candemir